Vaktin birinde Bir keçiyle koyun arkadaş olmuşlar, birlikte kırlarda geziyorlarmış. Derken önlerine bir dere çıkmış. Karşıya geçmek için geçecek yer aramaya başlamışlar. Derenin daraldığı kısımda ortasında kaya olan bir yer bulmuşlar.
Keçi demişki "Ortadaki kayaya sıçrayıp oradan da karşıya sıçrıyarak geçelim." Koyun kabul etmiş.
Keçi devam etmiş "Önce sen atla peşinden ben geleyim."
Önde koyun arkada keçi hoplayarak karşıya geçmişler. Karşıya geçmişler geçmesinede keçi gülmekten kırılıyormuş.
Koyun merakla sormuş "Hayırdır ne gördünde o kadar güldün "
Keçi gülerek cevaplamış "Karşıdan karşıya geçerken hoplayınca arkan açıldıda ona gülüyorum."
İslama göre ismet sıfatı - günahsızlık- sadece peygamberlere mahsusdur. İnsanlık hali günahlara düşmeyeceğine ayağının kaymayacağına kimse garanti veremez -Ya Râb, üzerinize sabir ve sebat ihsan eyle, ayaklarimizi sabit kil ve kâfir kavme karsi bize yardim et. " (el-Bakara, 2/250) - bu konuda hiç bir müslümanın itirazı olamaz. Ama bu tip asparagas haberlerin ana kaynağı aynı Keçi mantığı.
Bir ömür boyu arkası açık dolaşan keçiye bir an koyunun arkasının açılması komik geliyordu.
Tabiiiki keçiyi tenzih ederim. Keçinin arkasının açık olmasında bir günahı yok. Ama pek çok insan varki kendi istek ve arzularıyla içine düştükleri gayr-i meşru - kelimeyi gerçek anlamında kullandım -halleri müslüman -dindar - insanlar üzrinde görmek veya göstermek istiyorlar.
Taki kendi ezikliklerini bir nebze olsun ferahlatsın. Bu şekilde bir haberin - tabi haber denebilirse- üzerine atlayıveriyorlar.
Bir batağın içinde debelenip dururken kıyıdaki başkalarınında batağa saplanmalarıyla teselli bulmak hatta bu temennide bulunmak ne çeşit bir ruh hastalığıdır. Şimdi gel de Nur risalelerini hatırlama
Hem deme: Ben de herkes gibiyim." Çünki herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.
Hayat-ı beşeriye bir yolculuktur. Şu zamanda, Kur'anın nuruyla gördüm ki, o yol bir bataklığa girdi. Mülevves ve ufûnetli bir çamur içinde kafile-i beşer düşe kalka gidiyor. Bir kısmı, selâmetli bir yolda gider. Bir kısmı, mümkün olduğu kadar çamurdan, bataklıktan kurtulmak için bazı vasıtaları bulmuş. Bir kısm-ı ekseri o ufûnetli, pis, çamurlu bataklık içinde karanlıkta gidiyor. Yüzde yirmisi sarhoşluk sebebiyle, o pis çamuru misk ü anber zannederek yüzüne gözüne bulaştırıyor.. düşerek kalkarak gider, tâ boğulur. Yüzde sekseni ise, bataklığı anlar, ufûnetli, pis olduğunu hisseder.. fakat mütehayyirdirler, selâmetli yolu göremiyorlar.
Elhasıl : Şair ne güzel söylemiş
Silâhlar gördüm
namlusu akla çevrilmiş sahra topları
mürekkebin utandığını gördüm basılı kâğıtlarda
tetiğe basan parmaklarda çare yok, gördüm mürekkebi:
Pamuk ipliğinden biraz daha sağlam tek bağ: düşünce birliği. O da rüzgarın her an tehdit ettiği bir kandil. Düşünce birliği, düşünen insanlar arasında olur. İnsanların kaçta kaçı düşünür? Düşünenlerin kaçta kaçı karşılaşır ve açılır birbirine. -- Cemil Meriç
Cumartesi, Ekim 22, 2005
Çarşamba, Ekim 19, 2005
Asparagastan Kim ölmüş 1 !!!!
"Erzurum Palandöken kış turizmi tesislerinin, Rus, Hollandalı, İsrailli ve Alman turistlerin ardından İranlı turistleri de ağırlayacağı belirtildi. Palandöken Dedeman Oteli Genel Müdürü Gündüz Yeşil, İran ile bağlantıların tamamlandığını söyleyerek, "İran'dan ilk turistler geldi. Önümüzdeki haftadan itibaren, kafileler halinde yaklaşık 100 İranlı kayaksever turist bekliyoruz." şeklinde konuştu. Palandöken pistlerinde gönüllerince spor yapmanın tadını çıkaran, profesyonellere taş çıkartırcasına kayan İranlı kadınlar herkesin ilgi odağı oldu."
Milliyet ve Hürriyet gazeteleri 27 Ocak 2000 tarihinde yayınladıkları bir haberde, "Erzurum Palandöken Kayak Merkezi'ndeki İranlı turistlerin kayak keyfini" okuyucularına sunmuştu. Ancak çarşaflıların İranlı turistler değil, bu kıyafete bürünen 2 erkek olduğu sonradan ortaya çıkmıştı. Anadolu Ajansı'nın da servise koyduğu ‘çarşaflı kayakçılar' haberini başka gazeteler de kullanmıştı. Haberin gerçek olmadığı anlaşılınca Sabah ve Star gazeteleri, "Çarşafın altından asparagas çıktı" başlığıyla olayı sayfalarına yansıtmıştı. Otel ve turizm müdürlüğü yetkililerinin bilgilerine başvuran Zaman gazetesi de o dönemde Erzurum'a İranlı turist gelmediğini duyurmuştu. hatta sabah 22.02.2000 tarihinde şöyle yazar
atv'nin beðenilen programý "Haberci" bu hafta izleyicileri Ýran'a götürüyor. Ýran'ýn günlük yaþamýndan kesitler sunulan Haberci'de, 'çarþafsýz' kayak yapan Ýranlý kadýnlarýn görüntülerine de yer veriliyor. Geçtiðimiz günlerde Erzurum Palandöken'de erkeklere çarþaf giydirilerek "Ýranlý turistler kayak yapýyor" diye asparagas haber yapýlmýþtý (en saðda). Coþkun Aral Haberci programý için gittiði Ýran'da kadýnlarýn çarþaflý kayak yapmadýðýný belgeledi
Aradan yıllar geçtikten sonra ben bunları niye yazdım ? çünkü Benzeri haberler halen çıkıyor.
Dikkat ettiysenin Haberin yalan olduğunu ilgili gazetelerin rakipleri tarafından yazılmış kendileri tarafından belirtilmemiş. Pekiii ya bu olay açığa çıkmasaydı. ya bu asparagas haberleri biraz daha usturuklu uydursalardı. Ne de olsa "çamur atta tutmazsada izi kalır" denmişti bir asparagas atasözünde...
diğer örnekler için
Tempolu asparagas sadece 1 YTL
Ahlak zabıtası asparagas mı
Usanmazmı ?
beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
bu etkileyici dizelerin devamı ise su sekilde gelismektedir.
beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
kamu bîmârına cânan devâ-yı derd eder ihsan,
niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı?
şeb-i hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım,
uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?
gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su,
habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı?
gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
disem ol bi-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?
değilim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil.
bana ta’neyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?
fuzûlî rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır,
sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?
felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
bu etkileyici dizelerin devamı ise su sekilde gelismektedir.
beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
kamu bîmârına cânan devâ-yı derd eder ihsan,
niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı?
şeb-i hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım,
uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?
gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su,
habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı?
gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
disem ol bi-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?
değilim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil.
bana ta’neyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?
fuzûlî rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır,
sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?
Cuma, Ekim 14, 2005
Sensiz
Sensiz
...
Yolar sensiz yağmuru bekler
Yürek sensiz hasreti yükler
Bu can sensiz baharı neyler
Şehir sensiz sokak sensiz
Yürek sensiz hasreti yükler
Bu can sensiz baharı neyler
Şehir sensiz sokak sensiz
Ey gülüm hayatın tadı yok sensiz
Tadı yok sevdamın adı yok sensiz
Baharı severim özlerim amma
Güllerin kokusu gelmiyor sensiz
Günler geçmez sen gidince
Yürek sızlar inceden ince
Ölüm ne zormuş ölmeden önce
Şehir sessiz sokak sensiz
Yürek sızlar inceden ince
Ölüm ne zormuş ölmeden önce
Şehir sessiz sokak sensiz
Cuma, Ekim 07, 2005
CBuilder vs Visual C
visual c++
- ya herşeyi kendiniz yazacaksınız (Win API larını kullanarak)
- yada MFC öğreneceksiniz - bu arada bildiğim kadarıyla
mikrosoft MFC pek geliştirmiyor -
+ piyasada bulabileceğiniz bütün library'leri kullanabiliyorsunuz.
C Builder
+ VCL'i kullanabiliyorsunuz - yani Delphi ile yaptığınız herşeyi
C Builderlada yapabiliyorsunuz vede halen C kullanıyorsunuz-
+ CLX 'i kullanarak yaptığınız projeleri linux altında Kylixle
derleyebiliyormuşunuz - muş diyorum çünkü Kylix problemli biraz -Artık Kylix yok-
- Borlandın üvey evladı oluyorsunuz ( önce Delphi sonra C diyor Borlanda -Artık CBuilderın Yeni versiyonu çıkmayacakmış Delphi IDE ile C++ kullanılabilecekmiş )
- piyasada bulabileceğiniz bütün library'leri kullanamıyorsunuz,
kaynak kodunu -- tabii varsa epey bir uğraşarak - yeniden derlemeniz
gerekebiliyor yada borlandın utility' lerini kullanarak - tabii olursa -
kendi library standardına çevirmek zorunda kalıyorsunuz...
ben genellikle CBuilder kullanıyorum en azından GUI işini
fazla uğraşmadan halledebiliyorsunuz...
deep not : meseleye fransız fransız bakanlar için
MFC : Microsoft Foundation Class bir Object Oriented Librarydır.
borlandıni OWL'si gibi
VCL : Delphide kullanılan Komponent teknolojisi buda bir Object Oriented Librarydır fakat kullanımı çok kolaylaştırılmıştır - dizayn zamanında pek çok kısmı halledebiliyorsunuz.
- ya herşeyi kendiniz yazacaksınız (Win API larını kullanarak)
- yada MFC öğreneceksiniz - bu arada bildiğim kadarıyla
mikrosoft MFC pek geliştirmiyor -
+ piyasada bulabileceğiniz bütün library'leri kullanabiliyorsunuz.
C Builder
+ VCL'i kullanabiliyorsunuz - yani Delphi ile yaptığınız herşeyi
C Builderlada yapabiliyorsunuz vede halen C kullanıyorsunuz-
+ CLX 'i kullanarak yaptığınız projeleri linux altında Kylixle
derleyebiliyormuşunuz - muş diyorum çünkü Kylix problemli biraz -Artık Kylix yok-
- Borlandın üvey evladı oluyorsunuz ( önce Delphi sonra C diyor Borlanda -Artık CBuilderın Yeni versiyonu çıkmayacakmış Delphi IDE ile C++ kullanılabilecekmiş )
- piyasada bulabileceğiniz bütün library'leri kullanamıyorsunuz,
kaynak kodunu -- tabii varsa epey bir uğraşarak - yeniden derlemeniz
gerekebiliyor yada borlandın utility' lerini kullanarak - tabii olursa -
kendi library standardına çevirmek zorunda kalıyorsunuz...
ben genellikle CBuilder kullanıyorum en azından GUI işini
fazla uğraşmadan halledebiliyorsunuz...
deep not : meseleye fransız fransız bakanlar için
MFC : Microsoft Foundation Class bir Object Oriented Librarydır.
borlandıni OWL'si gibi
VCL : Delphide kullanılan Komponent teknolojisi buda bir Object Oriented Librarydır fakat kullanımı çok kolaylaştırılmıştır - dizayn zamanında pek çok kısmı halledebiliyorsunuz.
Perşembe, Ekim 06, 2005
FB ve IB için Veritabanı dizayn programı
IBUtils veritabanı dizaynını kolaylaştırmak için yazılmış bir program
Visual olarak veri tabanı modelini oluşturabiliyorsunuz
halen geliştirme aşamasında üstelikte ücretsiz
web sayfası :http://www.riverdata.cz/ibutils/ibutils.htm
İndirmek için :http://www.riverdata.cz/ibutils/ibutils.zip
Visual olarak veri tabanı modelini oluşturabiliyorsunuz
halen geliştirme aşamasında üstelikte ücretsiz
web sayfası :http://www.riverdata.cz/ibutils/ibutils.htm
İndirmek için :http://www.riverdata.cz/ibutils/ibutils.zip
Çarşamba, Ekim 05, 2005
Programming Proverbs
Programlamayla ilgili güzel sözler orjinalliğini bozmamak için çevirmiyorum !
- "When in doubt, use brute force." (Ken Thompson)
- "Avoid asymmetry." (Andy Huber)
- "Details count." (Peter Weinberger)
- "Of all my programming bugs, 80% are syntax errors. Of the remaining 20%, 80% are trivial logical errors. Of the remaining 4%, 80% are pointer errors. And the remaining 0.8% are hard." (Marc Donner)
- "A {specification, design, procedure, test plan} that will not fit on one page of 8.5-by-11 inch paper cannot be understood." (Mark Ardis)
- "The structure of a system reflects the structure of the organization that built it." (Richard E. Fairley)
- "The first 90% of the code accounts for the first 90% of the development time. The remaining 10% of the code accounts for the other 90% of the development time. (Tom Cargill)
- "Good judgement comes from experience, and experience comes from bad judgement." (Fred Brooks)
- "Good customer relations double productivity." (Larry Bernstein)
- "Plan to throw one away, you will anyhow." (Fred Brooks)
- we were young and foolish and made a lot of stupid mistakes. Now we are professional programmers and we don't make dumb mistakes. We make smart ones
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)