Sayfalar

Pazartesi, Haziran 08, 2009

Hayat İlmi

Geçenlerde MCH hocamın yanına gittim etrafına talebeleri toplamış birşeyler anlatıyordu. kenarda durup hissemize düşeni almak için dinlemeye başladım.

Kendilerini ilmin son temsilcisiymiş gibi görenlere kulak asmayın, siz
"Biz size örnek değiliz!.. Biz bir ara nesiliz! Biz sizin ayaklarınızın altında birer basamağız!.. Siz bizi aşarak çok daha ileri noktalara ulaşacaksınız!..."
diyenleri dinleyin dedi.

Bir kitap aldı, "Öğrencilerinin kendine Mahir baba* dedikleri bir öğretmenden" dedi ve okumaya başladı
Hayat ilmi , yani insanca yaşayabilmek için elde edilmesi lazım gelen bilgi, herkesin şahsi kabiliyetine göre başka başkadır. Binaenaleyh herkes kendi kabiliyetine göre hayat bilgisi edinecektir.
Ticaretle iştigal edecekse, onun ilmi, metodu ve mektebi vardır. keza sanayi de öyledir. En basit san'attan, en mütekamil san'ata, yani yüksek matematik, yüksek fizik ve elektronik bilgisine ihtiyaç gösteren sanayi'e kadar, herkes kabiliyetine göre bir meslek edinip, hayatını kazanacaktır.
Çünkü kabiliyet yoklamadan girişilen teşebbüsler akim kalır. yani semere vermez. Bu uğurda sarf edilen zaman israf edilmiş olur. Bu keyfiyet ise mes'uliyeti muciptir. Çünkü zaman, aynca kendi başına büyük kıymettir.Hepimizin bildiği şöyle bir beyit vardır:

"Vakitler yakutlar gibidir. Vakitlerin sarfıyla yakutlar temin edilsede, hesapsız yakutlar sarf etsen, kaçırılan bir anı bile geri getirmeye imkan yoktur."
...
Bir de şu mesele vardır. Herkes kendi kabiliyetine göre iş ararken, aynı zamanda bir kat daha sevap kazanmak isterse, tutacağı işde, millete ve memlekete en faydalı olanını tercih eder. O zaman sa'yi iki kat meşkur olur. Birinci sevap kendini ve ailesini rahat geçindirip, başkasına ihtiyacını arzetmekten nefsini kurtardığı , ikincisi de cemiyetin selametini düşündüğü içindir. Peygamber Efendimizin emir ve tavsiyeleri bu esasa müteveccihtir.

...

Herkesin bildiğini, başkasına öğretmekle MÜKELLEFTİR, bu bir şükran borcudur. Zira kul Hakkın lutfu sayesinde bilgi Nimetine kavuşmuştur. Her nimetin şükrü kendi cinsiyle eda edilebilir....

* Mahir İz

3 yorum:

Aruz dedi ki...

Maalesef "Ne iş olsa yaparım abi" mantığıyla yaşıyoruz hocam. Öss sınavına girerken, kpss sınavına girerken, iş ararken hep aklımızda bu var. Puanım nereyi tutarsa orayı okurum, ne iş olsa yaparım. Haliyle hiç bir işi ehline vermiyoruz. Tıp okumak isterken inşaat mühendisliğine gidebiliyoruz, işletme okumak isterken beden eğitimi öğretmenliği okuyabiliyoruz. Muhasebecilik yapmak isterken web tasarımı yapabiliyoruz. Bu da daha çok işsiz demek. Daha çok mutsuz insan demek. Sevdiğim işi yaparım yerine yaptığım işi severim diyoruz.

Esat ARSLAN dedi ki...

Yanlış meslek seçimi beraberinde kalitesizliği, kalitesizlikte beraberinde bir sürü çarpık iş ve işler getiriyo.

birol kuyumcu dedi ki...

Evet her ikinizinde dediği gibi
fakat o sadece ilk aşama ve ülkenin gerçekleri sebebiyle uygulanması çoğunlukla mümkün de olmuyor.
Fakat ikinci ve üçüncü aşamaları unutmamak lazım
ikincisi
yani yaptığın işin memlekete millete daha faydalı olanını tercih etmek mesela parası bol fakat içerik olarak "SELECT INSERT UPDATE " den ibaret iş yerine Teknolojinin en uç noktalarında araştırmalar yapan asistanlığı tercih etmek gibi

üçüncüsü Bildiklerini aktarma gayreti içinde olmak