Sayfalar

Çarşamba, Haziran 29, 2005

Zeka Hakkında Kıssalı Yazılar - 2

Konuşan Papağan - Düşünen Hindi (yada Emulasyon - Simulasyon)
Hoca Nasreddin Pazarda küçücük kuşların 5 Altına satıldığını görünce hemen evine koşup Hindisini kapıp pazara gelmiş. Hindinin taliplisi çıkıp fiyat sorunca Hoca 10 Altın istemiş.

Alıcı: "Hoca delirdin mi hiç hindi 10 Altın eder mi ?" diye sorunca
"Şu küçük kuşlar 5 Altın ederse Benim Hindim de 10 altın eder " demiş.
Bunun üzerine Alıcı "Hoca o kuş papağandır, marifeti vardır, İnsan gibi konuşabilir.
Senin Hindinin Ne marifeti var ?" der.
Hoca istifini bozmadan cevaplar "O insan gibi konuşursa Benim ki de insan gibi düşünür!..."

Konuşan papağanın bir albenisi var , Düşünen Hindinin nesi var Düşünmek mi önemli yoksa konuşmak mı ? Düşünüyorsan ama başkasına düşündüğünü ifade edemiyorsan kıymeti olmadığı gibi Konuşuyorsan lakin konuştuğun düşünmenin bir sonucu değilse de bir kıymeti yok.
İşte ben Yapay Zeka çalışmalarını fıkradaki gibi iki sınıfta değerlendiriyorum
Konuşan Papağan - Düşünen Hindi (yada Emulasyon - Simulasyon).

Bir sistemi taklit etmek istersek ne yapmamız gerekiyor.
1. Emulasyon-Konuşan papağan :
Sistemin içinde ne olduğuyla fazlaca ilgilenmeden sadece sistemin hangi girdilere karşılık hangi sonuçları verdiğini izleyerek taklidini yaparız.- Doğal dil işleme Uzman sistemler gibi-
2. Simulasyon-Düşünen Hindi:
Sistemin tamamen içinde ne olduğuyla ilgilenir girdilerin hangi aşamalardan geçip Sonuçlara nasıl dönüştüğünü anlayıp buna göre taklidini yaparız.  Bu sınıfa en yakın olan YSA gibi görünüyor ! [1]
Sistem çok karmaşıksa -Beyin gibi- 1. yöntem (yani konuşan papağan) daha çabuk sonuca gider gibi görünüyor. 2. yöntem daha yavaş daha zor fakat daha kesin bir metot. Sistem tamamıyla tanımlanacak kadar basitse ikinci metot daha uygun birincisine gerek kalmıyor.
Sonuç olarak şöyle diyebiliriz ; Ya Konuşan papağanlara düşünmesini öğretmemiz gerek yada Düşünen hindiyi konuşturmamız gerek. Beklide Papağanla Hindiyi melezleştirmemiz gerekir?
Not: Yanlış anlaşıma olmasın Metotlardan hiç birini küçümsemiyorum.
[1] Eskiden olsa kesin olarak YSA bu işi görür derdim fakat artık bundan emin değilim, Çünkü görüp öğrenebildiğim kadarıyla YSA Beyin hücrelerinin taklidinden çok matematiksel bir uygun eğri bulma  curve fitting - işlemi yapıyormuş gibi. Kim bilir belki de Beyni yeniden modellemek gerekiyor.
http://www.yapay-zeka.org/~eski/modules.php?name=News&file=article&sid=75

2 yorum:

mkysoft dedi ki...

YSA'nın verileri bir eğriye uydurmaya çalıştığı doğrudur, bu açıdan bakılırsa gelişmiş bir regrasyon analizidir. Ancak burada önemli olan nokta verilerdir. Kullandığınız veriler 2. hatta 3. seviyeden olabilir ve bir birlerine bağlımlı olabilmektedir. Verileri arasındaki ilişkiyi düşünmek gerekmektedir. Bu her zaman mümkün olmayabilir. Örnek vermek gerekirse: bir metalin direncini ölçüyorsunuz, direncinde boyla ve kesitle ilgisi olduğunu keşfettiniz diyelim.Bu verilei toplayıp YSA'nızı kurdunuz. Isıtılan bir metala ait bilgileri YSA'nıza girdiğinde sisteminizin düzgün çalışmadığıdını göreceksiniz. Direnç üzerinde tek etken boyut ve kesit değildir. Belki daha bilmediğimiz bir çok etkende vardır. YSA çoğu zaman bunları tespit edemeyebilir.

birol kuyumcu dedi ki...

YSA doğr şekilde kullanabilmek için en önemli kısım eğitimdir. Yani Öğrencilere ya kitabın ilk üç bölümünden sorumlusun deyip, sonrada 5. bölümden sorarsan doğru sonuç beklemek pekde mümkün değil...