Sayfalar

Salı, Aralık 27, 2005

Kuşlar Sizin kadar hür olmaktı hayalim



Kuşlar
Sizin kadar hür olmaktı hayalim
Kuşlar

Sizin kadar hür olmaktı hayalim
Güneşin doğduğu yerden güneşle birlikte doğmak

Kafdağı'nın arkasındaki Zümrüdü Anka olmak
Kanat açmak gökyüzüne

Sevdaların ülkesine

Kuşlar

Kanatlarımı kırdılar,
Umutlarımı vurdular,
Ninnileri susturdular,
Yüreğimi dağladılar,

Varamadım hasretine,

Sevdaların ülkesine...

Kuşlar...
*

içinde doğduğumuz kafeslerin-zindanların**- farkındamıyız...

* Ömer Karaoğlu nun bir ezgisinin sözleri
** "İnsanin dort zindani " Ali Şeriati

Pazartesi, Aralık 26, 2005

Sebep Ey...

Fethi Gemuhluoğlu*'nun aziz anısına

Ürpertir tabiat üfleyince rüzgarı derin gök soluğu

Ulu ses dokununca çarka

Düşer ölümün gölgesi eşyaya.

Başlar eşyada hareket kurtulmak için kendinden

Daha öteye geçmek için arınmak gibi elbiseden

Yakalar ölümsüzlüğün sonsuz ipini

Sonra ses olur

Zamanın idrak incisi ses döner döner döner de

Yönelir sebebe

Sebeb ey.

Sesi damarla çizer

Mutlak sözü damarda kanla çizer

Uzar bir göz ağrısının gecesi uçsuz bir nehir gibi

Bir bebeğin ilk hecesi düşer ağzından ansızın ve bulur

Aklı yontan o sonsuz sesi bulur

Sonra toprak sıkışır sıkışır taşar da renk olur tarlada

Güneşin çarpılmış elçisi Van Gogh'la gelir önümüze

Portakalla yayılır karanfilde tutuşur karar kılar denizde

Renk denizde karar kılan ebedi tarla olur

Renk başkaldırırken helezonlar çizerken ses

Som fatih su fetheder tabiatı

Döner döner döğünür eritir dağları yobaz kayaları

Daha der sığmaz kabına yönelir göğe teslim olur

Ve düşerken toprağa çağırır

Sebeb ey.

Her sabah bütün bitkiler iştahlı bir çocuktur

Emer emer emerler toprak anayı

O sultan hazinesi o hep veren sonsuz cömert anayı

Yeşil hayat kırmızı hareket sarı sabır emerler

Ve beyaz iman çizer sesini

Tamamlar kavisini


Sebeb ey.

Erdem Beyazıt


* Fethi Gemuhluoğlu

Kalbimi oymuşlar, oymuşlar da şimâllim
Hayâlini, resmini değil
seni koymuşlar içine
Onun içindir adınla atışı

Size bazı şeyler söyleyeyim, kısa kısa. Onları manalandırmak size ait olsun. Asıl niyyetim, zaten uykusu çok az olan sizlere uykularınızı kaçırmaktır, yatağı dar etmektir. Sizin içinize bir azap, sizin içinize bir çile, sizin içinize bir dram tohumu ekmek istiyorum. Son söz gibi, son söz kadar aziz, son söz kadar bakir, son söz kadar saffet ve iffet dolu, sanki bir emanet gibi; emaneten söylüyorum:
Vad-i ilahide hulf (cayma) olmadığına göre sonu, merhaba ile idare edilecek kadar güzel günler gelecektir. Şah-ı Velayet (Hz. Ali) buyuruyorlar ki, “Gözü olana sabah ışımıştır.” Şeb-ı yeldanın bittiği mutlak. Türkiye’de.... ve nifak kemalini bulmuş ve zevali olmuştur. Tekrar söyleyeyim, bu beldenin üstünde.. ve nifak hükümlerini icra etmişlerdir. Şimdi riya saltanatını sürüyor, onun da ömrü çok kısadır. Gelecek mübarek bir vakte hazır olunuz. Şah-ı Velayet’in kelamı mübarekelerini tekrar söylüyorum: “Gözü olana sabah ışımıştır.” Hal-i yakazadayız. O sabahın alacasındayız.


diyen gönül insanı Dostluk Üzerine mutlak okunması gereken kitaplardan...

Cuma, Aralık 23, 2005

Salı, Aralık 20, 2005

Neredesin Ey Gül !

...
Gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün

Herkes, hep bir agızdan: gül!
Ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek
Saçların, alınların, gögüslerin üstüne
Yüreklerin üstüne
Bembeyaz kemiklerin
Mezarsız ölülerin üstüne
Kurumus gözyaşlarının
Titreyen kirpiklerin üstüne
Kenetlenmis çenelerin
Ağarmıs dudakların
Unutulmuş çığlıkların üstüne
Kederlerin, yasların, sevinçlerin
Ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek.
....*


bekliyoruz yıllardır ... :(
*Gül Kokuyorsun / Edip Cansever


Pazartesi, Aralık 12, 2005

Nasıl program yazılmaz ?



How Not to Program in C++
111 Broken Programs and 3 Working Ones, or Why Does 2+2=5986?
by Steve Oualline
Find the bugs in these broken programs and become a better programmer. Based on real-world errors, the puzzles range from easy (one wrong character) to mind twisting (errors with multiple threads). Match your wits against the author's and polish your language skills as you try to fix broken programs. Clues help along the way, and answers are provided at the back of the book.


http://rapidshare.de/files/9036328/How_Not_To_Program_In_C__.rar.html


"How Not to Program in C++" ters mantık kullanılarak yazılmış hatalı programlardan oluşturulan örneklerle yazılmış bir kitap.

Real Programmers don't write in COBOL. COBOL is for wimpy applications programmers.

Real Programmers' programs never work right the first time. But if you throw them on the machine they can be patched into working in "only a few" 30-hour debugging sessions.

Real Programmers never work 9 to 5. If any Real Programmers are around at 9 a.m., it's because they were up all night.

Real Programmers don't document. Documentation is for simps who can't read the listings or the object deck.

Real Programmers don't write in Pascal, or BLISS, or Ada, or any of those pinko computer science languages. Strong typing is for people with weak memories.

Real Programmers don't write in PL/I. PL/I is for programmers who can't decide whether to write in COBOL or FORTRAN.

Real Programmers think better when playing Adventure or Rogue.

Real Programmers don't write in FORTRAN. FORTRAN is for pipe stress freaks and
crystallography weenies. FORTRAN is for wimp engineers who wear white socks.

Real Programs don't use shared text. Otherwise, how can they use functions for scratch space after they are finished calling them?

Real Software Engineers don't debug programs; they verify correctness. This process doesn't necessarily involve execution of anything on a computer, except perhaps a Correctness Verification Aid package.

Real Software Engineers don't like the idea of some inexplicable and greasy hardware several
aisles away that may stop working at any moment. They have a great distrust of hardware people and wish that systems could be virtual at all levels. They would like personal computers (you know no one's going to trip over something and kill your DFA in mid-transit), except that they need 8 megabytes to run their Correctness Verification Aid packages.

Real Users are afraid they'll break the machine — but they're never afraid to break your face.

Real Users find the one combination of bizarre input values that shuts down the system for days.

Real Users hate Real Programmers.

Real Programmers don't hate Real Users. Real Programmers merely consider Real Users totally irrelevant.

Real Users know your home telephone number.

Real Users never know what they want, but they always know when your program doesn't deliver it.

Real Users never use the Help key.

Real Computer Scientists admire ADA for its overwhelming aesthetic value, but they find it difficult to actually program in it, as it is much too large to implement. Most computer scientists don't notice this because they are still arguing over what else to add to ADA.

Real Computer Scientists despise the idea of actual hardware. Hardware has limitations; software doesn't. It's a real shame that Turing machines are so poor at I/O.

Real Computer Scientists don't comment their code. The identifiers are so long they can't afford the disk space.

Real Computer Scientists don't program in assembler. They don't write in anything less portable than a number two pencil.

Real Computer Scientists don't write code. They occasionally tinker with "programming systems," but those are so high level that they hardly count (and rarely count accurately; precision is for applications).

Real Computer Scientists only write specs for languages that might run on future hardware. Nobody trusts them to write specs for anything homo sapiens will ever be able to fit on a single planet.

Real Software Engineers work from 9 to 5, because that is the way the job is described in the formal spec. Working late would feel like using an undocumented external procedure.

Real Programmers disdain structured programming. Structured programming is for compulsive neurotics who were prematurely toilet-trained. Those people wear neckties and carefully line up pencils on otherwise clear desks.

Real Programmers don't bring brown-bag lunches. If the vending machine doesn't sell it, they don't eat it. Vending machines don't sell quiche.

Cumartesi, Aralık 10, 2005

Ebû Zerr mi? Yitik vicdanımız!

Hazır kan beynime sıçramışken Hakan Albayraktan bahsetmeden olmaz
Hakan Albayraktan ve Ebuzer isimli kitabından

Mehdi'yi bekleyen çocuklar

her şey bir rüzgâra bakıyor ağabey
bakma esrar çekip mayıştıklarına
bir gün var ya bu mağribli çocuklar
bir gün yakacaklar parisi


diyen Hakan Albayrak ve

Ebû Zerr çölde can çekişiyormuş. O esnada oradan bir kervan geçiyormuş. Karısı kervanın önüne atılıp "Ey Allah'ın kulları! Şurada yatan adam Ebû Zerr'dir; ölmek üzeredir. O soylu, o yoksul adama bir kefen sunacak kimse yok mu içinizde?" diye haykırmış. Kervandakiler ürpermişler: "Ne? Ebû Zerr mi? Yitik vicdanımız!" demişler. Hemen koşup Ebû Zerr'e bir kefen sunmuşlar. Ebû Zerr son bir gayretle doğrulup kefenin kamu malı olup olmadığını sormuş. "Değildir" demişler. "O halde kabulümdür" demiş Ebû Zerr. Kelime-i şehadet getirip ruhunu teslim etmiş.



diye başlayan sepetli motosikletletine atlayıp dünyayı pisliğe bulayan güçlerin yüzüne keskin sözleriyle tükürdüğü bir solukta okunan kısa roman.

Birleşmiş Milletler Teşkilatının Afrikalı genel sekreterine bir çift sözümüz vardı.

Size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu genel sekreter.
"Gerçeklerin gereğini yap" dedi Ebuzer.
"Hangi gerçeklerden söz ediyorsunuz?"
"Mesela Ruanda gerçeğinden: Birkaç hafta içinde yüzbinlerce Ruandalı akla gelebilecek en feci şekillerde katledildi. Bize bunun bir iç savaş olduğunu söylediler. Vahşi Tutsilerle vahşi Hutuların birbirine girdiğini anlattılar. Sonra iktidardaki kabilenin yenildiği, muhalefetteki kabilenin iktidarı ele geçirdiği ilan edildi. Bu arada Ruanda'nm başkenti, yeni yönetimi tebrik eden İngiliz doldu. Birkaç gün sonra Ruanda'nm Paris güdümündeki Frankofon Ülkeler Cemiyeti'nden atıldığı bildirildi. Yani Ruanda'nm sahne olduğu şey bir Tutsi-Hutu savaşı değil, iki Avrupa takımı arasında geçen bir maçtı. Sonuç: Britanya l, Benelux O, Ruanda eksi 500.000 Öğrenmek istiyorum: Kuveyt'i işgal ettiği için Irak'a ambargo uygulayan teşkilatınız Ruanda'yı kan gölüne çeviren Avrupalı güçlere nasıl bir ceza vermeyi planlıyor?"

Adam sırıttı:"Dünya sisteminin püf noktasına vâkıf olduğunuz anlaşılıyor. Böyle aptalca bir soru sormanıza şaşırdım doğrusu. Şimdi izin verin, işime bakayım. "

Ebuzer sırıtmadı:"Halkını köleleştiren alçaklarla iş tuttuğun anlaşılıyor. Frantz Fanon'un kitaplarını okuduğum için pek şaşırmadım doğrusu. Şimdi müsaade et, yüzüne tükürüp gidelim."

Yüzüne tükürüp gittik

Daha ne söyleyim mutlaka okuyun


Cuma, Aralık 09, 2005

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?

Daha öncede yazıyım şunu dediğim fakat bir türlü elimin varıp da yazamadığım bir konuydu....

Dün gece haberleri dinlerken "Dünya çocukları Mevlanayı çizgi filimden tanıyacak" şeklinde güzelce başlayan haberi -müthiş bir zevkle - dinliyordumki . Haberin detayında ".... hurafeli çanakkale savaşı çizgi filminide yapan firma tarafından yapılmış...." deyince kan beynime sıçradı...
Söyleyeceklerim için şimdiden özür diyerek başlamak istiyorum. Bu haber pek çok basın kuruluşu tarafından haber yapılmıştı
Belediyeden hurafeli film
Haberin detayında "Marmara Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim görevlileri Prof. Dr. Cevdet Küçük ve Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, "Filmi izledik ve kurgusunun tarihi gerçeklere uygun olduğunu onaylarız"denmesine karşın çizgi filimin tarihi gerçeklere uygun olmadığı iddia ediliyor.
hemde bunu kim demiş Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay demiş. Bi kere bu adam tarihçi değil iktisat doktarası yapış olsa olsa en fazla iktisat tarihçisi -profösör mü o bile belli değil-
Bir iktisatçının sözüne karşı tarihçinin sözü ama yine de biz işimize gelene itibar ederiz öyle değilm mi?
Şimdide bir bizzat olayların içinde yaşamış birinin sözlerini aktaralım...
"
...
Mütekabil siperler arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz! Ölenleri görüyor, üç dakika kadar sonra öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler , ellerinde Kur'anı Kerim Cennet'e girmeye hazırlanıyorlar , Bilmeyenler Kelimei Şehadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir.
Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesi'ni kazandıran bu yüksek ruhtur!."
kim mi bu hurafeci! diyorsanız ? Atatürk. (Ruşen Eşref Ünaydın'ın" Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile mülakat" adlı kitabından) ve diğer hurafeler
Artık izninizle terbiyeyide bir kenara bırakarak anlıyacakları şekilde konuşmaya başlayalım yoksa bu kan beynimden inmeyecek...
Be Öküzler. Sizler maneviyattan mahrum bulunan öküzler olabilirsiniz. maneviyattan bahsedilince kırmızı görmüş öküzlerede dönüşüyor olabilirsiniz. Manevi şeyleri külliyen hurafe zanneden öküzlerde olabilirsiniz. Hatta Atatürkün "Çanakkale Muharebesi'ni kazandıran bu yüksek ruhtur!."* lafını anlamıyacak kadar da öküz olabilirsiniz. Amma hiç mi çizgi filim seyretmediniz hiç mi çocuk kitabı yada masalı okumadınız ? hiç mi çocuk şiiri okumadınız ? bu filim de bahsedilenler farz-ı muhal külliyen hurafe bile olsa buna itiraz edilmez ! edilemez çünkü bu çocuklar için hazırlanmış bir filimdir. Haber de firma sahibinin dediği gibi yani "Bu 'Truva' gibi bir film. Duygusallık da, abartı da olur. Biz belgesel değil, film çektik"
Ne diyeyim artık insaf....

Not: kan beynimden inince haksızlık ettiğimin farkına vardım. Öküz gibi her şeyiyle faydalı mübarek bir hayvana hakaret etmiş gibi olmuş özür dilerim. Ben öküz'ü mecaz anlamında kullandım bakınz TDK sözlüğü "Bön, görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kimse."

* anlamadığı gibi anlaşılmasın diye makaslayacak kadarda öküzler "Kültür Bakanlığı'nın prestij kitabında bu paragrafa da yer veriliyor. Lakin... Paragrafın tam ortasında yer alan o iki cümle, nedense çıkartılmış, atılmış!.. " Okumak bilenler , ellerinde Kur'an-ı Kerim Cennet'e girmeye hazırlanıyorlar , Bilmeyenler Kelime-i Şehadet çekerek yürüyorlar" bölümü makaslanmış!.. "

Cumartesi, Aralık 03, 2005

Cracker'ın Hazin sonu !


"Bu resimde nerden çıktı yoksa bluekid'de La panse gibi romantik uzakdoğu filmleri hastalığına mı düçar oldu ?" diyorsanız
Allaha şükürler olsun yok öyle birşey !

Resimin hiyayesine gelince....

Reverse-enginnering / Cracking işleriyle uğraşanların bildiği bir sitedir. "http://www.exetools.com/" yada "Aaron's Homepage" sitede Compressors, File-Analyzers , Protectors , Unpackers, Debuggers, Disassemblers, Hex-Editors, Patchers, Tutorials, gibi kısımlarda Cracking ile ilgili pek çok tool bulunmaktadır - reklamları dinlediniz -

Siteye girdiğimizde ikişey dikkatimizi çekmektedir
1) What's New? kısmının tarihi "08.17.2002" eee bu adama ne oldu siteyi niye güncellemiyor gibi sorunun ip ucu da sanırım ikinci dikkat çeken şeyde
2) siyah zemin üzere dizay edilmiş sayfanın başında "Please visit my forum" kısmının altında kırmızıyla
"Dear Beverly, Let me tell you I love you." yazısını okuyarak anlıyoruz ki işin içine bir kadın girmiş...
Bizde ricaya uyup -aynı zamanda merakımızı da gidermek için - forumu ziyaret ediyoruz
http://forum.exetools.com - yine reklam :) -
forumun General Discussion kısmına girince Beverly tarafından gönderilmiş
"wedding (Aaron and me!)" -Aaron ve benim düğünüm- mesajına girip
"Hello everybody,
I am Beverly, I am going to marry Aaron on DEC 18, 2003."
yazısını okuyunca Aaron'nun hazin sonunu anlıyoruz. Yukardaki fotoğraf Aaron'nun akibetinin resmidir. Ne diyelim Alllah Mesut bahtiyar etsin birini daha kaybettik ;) - olay eskide olsa acımız tazedir :)

Not : Resimde Beverly'nin mutluğu ve Aaron'nun hüznü -ne kadar saklamak istesede - belli oluyor :)

Cuma, Aralık 02, 2005

C / C++ Tutorials...

Programming Tutorials

* Beginner tutorials
o C++ Made Easy
o C Made Easy
* Advanced Language Features and Concepts
o Tutorials on advanced C and C++ features
o C++ Standard Template Library (STL) tutorial
o Understanding Floating Point Numbers
o Remote Procedure Calls
* Graphics Programming
o OpenGL Tutorial
o 3D Rotations Tutorial
o C/C++ DOS Graphics Tutorial
* Artificial Intelligence, Algorithms and Data Structures
o AI Tutorials
o Basic Data structures (queues, stacks, trees, heaps)
o Big-O notation, Sorting and Searching
o Advanced Algorithms: compression, encryption, graph algorithms, and dynamic programming
o The limits of computation
* Miscellaneous Articles

Tutorials
Function Calling Conventions
Object Oriented Programming and Inheritance
Polymorphism with C++
Using Templates in C++ - Part 1: Function Templates
Using Templates in C++ - Part 2: Class Templates


C++ Language Tutorial
# Introduction
* Instructions for use
# Basics of C++
* Structure of a program
* Variables. Data Types.
* Constants
* Operators
* Basic Input/Output
# Control Structures
* Control Structures
* Functions (I)
* Functions (II)
# Compound Data Types
* Arrays
* Character Sequences
* Pointers
* Dynamic Memory
* Data Structures
* Other Data Types
# Object Oriented Programming
* Classes (I)
* Classes (II)
* Friendship and inheritance
* Polymorphism
# Advanced Concepts
* Templates
* Namespaces
* Exceptions
* Type Casting
* Preprocessor directives
# C++ Standard Library
* Input/Output with files


(C/C++ Article)
Surviving the Release Version
A Validating Edit Control
Dialog Box Control Management
A Checksum Algorithm
Message Management
Programming in C++
Business logic processing in a socket server
AI 1 - Problem Solving (Artificial intelligence)
Using ADO in C++
How to PING
A guide to sorting
AI 2 - Game Playing (Artificial intelligence)

Birilerine faydalı olması niyetiyle ....