
Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi;
وَمَارَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ
sırrıyla aynı avucunda, küçücük taş ve toprak, düşmana top ve gülle hükmünde onları inhizama sevketmesi;
وَانْشَقَّ الْقَمَرُ
nassı ile aynı avucunun parmağıyla Kamer'i iki parça etmesi;
ve aynı el, çeşme gibi on parmağından suyun akması ve bir orduya içirmesi;
ve aynı el, hastalara ve yaralılara şifa olması,
elbette o mübarek el, ne kadar hârika bir mu'cize-i kudret-i İlâhiye olduğunu gösterir.
Güya ahbab içinde o elin avucu küçük bir zikirhane-i Sübhanîdir ki, küçücük taşlar dahi içine girse, zikir ve tesbih ederler.
Ve a'daya karşı küçücük bir cephane-i Rabbanîdir ki; içine taş ve toprak girse, gülle ve bomba olur.
Ve yaralılar ve hastalara karşı küçücük bir eczahane-i Rahmanîdir ki, hangi derde temas etse derman olur.
Ve celâl ile kalktığı vakit, Kamer'i parçalayıp Kab-ı Kavseyn şeklini verir;
ve cemâl ile döndüğü vakit, âb-ı kevser akıtan on musluklu bir çeşme-i rahmet hükmüne girer.
Acaba böyle bir zâtın bir tek eli, böyle acib mu'cizata mazhar ve medar olsa; o zâtın Hâlık-ı Kâinat yanında ne kadar makbul olduğu ve davasında ne kadar sâdık bulunduğu ve o el ile biat edenler, ne kadar bahtiyar olacakları, bedahet derecesinde anlaşılmaz mı?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder